6 Mart 2009 Cuma

Biralar hazır mı ?


Dolaba biraları koyduk ve hafta sonunu bekliyoruz. Futbolumuz da en az sohbetimiz kadar güzel olsun.

6 Mart Cuma

20.00 Galatasaray - Bursaspor (LİG TV)
21.30 Schalke - Köln (KANAL 24)

7 Mart Cumartesi

13.00 Kasımpaşa - Orduspor (D SPOR)
14.30 Coventry - Chelsea (NTVSPOR)
15.15 Trabzonspor - Konyaspor (LİG TV)
16.30 Bayern Münich - Hannover (KANAL 24)
17.00 Roma - Udinese (NTVSPOR)
17.00 Sunderland - Tottenham (SPORMAX)
19.00 Genoa - İnter (NTVSPOR)
19.00 Hacettepe - Beşiktaş (LİG TV)
20.00 Toulouse - Bordeaux (KANAL A)
21.00 Real Madrid - Atletico Madrid (NTVSPOR)
21.30 Torino - Juventus (NTV)
22.00 Lille - Lyon (KANAL A)
23.00 Leixoes - Porto (SPORMAX)

8 Mart Pazar

13.00 Adanaspor - Karşıyaka (D SPOR)
15.15 Sivasspor - Ankaraspor (LİG TV)
16.00 Milan - Atalanta (NTVSPOR)
18.00 Everton - Middlesbrough (NTVSPOR)
18.00 Bayer Leverkusen - Bochum (KANAL 24)
18.00 Rennes - Auxerre (KANAL A)
19.00 Kayserispor - Fenerbahçe (LİG TV)
22.00 St. Etienne - Nantes (KANAL A)
22.15 Naval - Benfica (SPORMAX)

4 Mart 2009 Çarşamba

İrlanda Premier Ligi Başlarken



Cuma günü İrlanda Premier Ligi başlıyor ve bakalım Ada'da durumlar nedir ne değildir ?



BOHEMIANS : Bütçe daralmasına gitmesine rağmen oyuncular bunu hoş görüyle karşıladı. Düşün ki Şampiyon olan kulüp bile krizden etkileniyor. Lig Şampiyonu ve 2 Kupayı birden alsan dahi İrlanda'da kasaya 1 milyon Euro total para giriyor. Haliyle durum bu hale geliyor. Burns ve O'Donnell gibi takımın iki kilit oyuncusu gitti. Ama gelenler de fena değil.

DERRY CITY : Bütçe daralmasına gitmesine rağmen oyuncuların buna tepki göstermediği bir diğer kulüp. McGinn takımın ünü İrlanda'yı aşmış kanat oyuncusuydu. O da Celtic'e gitti. Kadro geçen senekiyle neredeyse aynı ama McGinn ayarında olmasa bile 3 tane çok kaliteli oyuncu aldılar.

SLIGO ROVERS: Geçen sezon krizi erkenden hissettiler ama iyi oyuncularını satıp bonservisleri ile ayakta kalmayı başardılar. Federasyon kontrat imzalamalarına kısıtlama getirince sezona 14 oyuncu ile başlamak zorunda kaldılar. Haliyle menejer Paul Cook en kaliteli oyuncusu Seamus Coleman'ı Everton'a sattı.Fakat gelen para ile transfer yapma aşamasında artık yorulmuş olacak ki Coleman gittikten 2 gün sonra bu şartlarda çalışamam diyerek istifa etti. Takım 2 hafta hocasız kaldı ama sonra Cook ikna edildi ve takımın başına döndü. 21 kişilik bir kadroyla lige başlayacaklar. Zor bir dönem bekliyor onları ama kısıtlı imkanlarla Cook iyi işler çıkarıyor.



CORK CITY : Menejer Matthews'i kovdular ve kadroda geniş çaplı bir revizyona gittiler. Hummel firmasıyla 3 yıllık forma satış hakkı sözleşmesi imzaladılar. Para var, huzur var durumu biraz ama takım iyi de olsa birbirine alışana kadar sürpriz sonuçlar çıkabilir.

ST PATRICKS : Geçen sezon en büyük bütçe ile ligi kazanamadılar. Büyük bir finansal kayıp vardı ve ardından Ekim krizi ile birlikte hepten dağıldılar. Takım üzücü bir şekilde bu sezonu part-time oyuncular ile idare edeceğini açıkladı. 4 sezondur takımı yöneten Johhny McDonnell bu gelişmeler üzerine istifa etti. 13 oyuncu ile yollar ayrıldı ve Cuma günü oynanacak maç öncesi 10 eksiği var.

GALWAY UTD : Galway United yine part time oyuncularla devam ediyor ama genç full time oyuncular ile de imzaladılar. Geçen sezon hem FAI hem de Lig Kupasında yarı final oynadılar. Taraftarlar Kenna'ya çok kızgın çünkü takımla bir yıl daha devam edeceğini duyurduktan hemen sonra ST PATRICKS'IN başına geçti. Galway'in başında Kenna'nın sağ kolu IAN FOSTER var şimdi.İrlanda U-19 Takımından kaleci Ger Hanley, tandem Seamus Conneely, orta saha John Russell, ama en önemlisi Derby County'de ki teknik adam değişikliğinden sonra buraya gelen forvet Jay O'Shea Galway kadrosunda yer alıyor. Geçen seneden çok daha iyi gözüküyorlar. Genç oyuncular vitrin yapacaklardır çünkü hepsi ulusal takımda kariyerlerine adım attı.

SHAMROCK ROVERS : Aslında ligin şu an için en cesur atılımını yapan takım onlar bence. Tutup İskoçya 2. Liginden Michael O'Neill gibi başarılı bir teknik adamı İskoç futbolcularla birlikte takıma getirdiler ve mevcut kriz ortamında orta sıra takımı hüvviyetinden 3. ve 4. sıraya oynayacak takım görüntüsüne zıpladılar. Bunları biraz bekleyip görmek lazım.



DROGHEDA UNITED : Ne anlatayım ki ? Takımın 2007 Şampiyonu olmasının ardından bu hallere düşeceğini kim bilebilirdi ki ? Takımın 27 oyuncusu birden kontratını fesh etti. Yalnızca 2 oyuncu kaldı. Hangi ligde oynayacakları bile belli değildi. Federasyon son anda Premier'de oynamalarına izin verdi. Teknik adam Cork City'e gitti.Takım full-time hiç bir oyuncuyla anlaşmadı. Kısaca bir çatı ustası hafta sonu eşofmanıyla stada gidip ek iş olarak Drogheda formasıyla maça çıkabilecek. (Ekstrem bir örnek ama Ada futbolunda var bu.) Ligin başlamasına 4 hafta kalmışken Cork City'den kovulan Matthews ile teknik direktör olarak anlaştılar. 14 Şubat'ta Dundalk ile maçları vardı ama bu hazırlık maçına 2 oyuncumuz var diyerek çıkamadılar. Fakat ekonomik kriz nedeniyle iyi sayılabilecek kimi futbolcular işsiz kaldı ve bunların hepsine part-time sözleşme önererek takım oluşturdular. Kondisyon konusu büyük merak konusu tabii ki.

BRAY WANDERERS : Amaçları kümede kalmak yine ve geçen seneki bütçenin yarısına sahipler. Teknik direktörleri aynı ve alabilecekleri maçları kazanıp ligde kalmak için çaba sarfedecekler.

DUNDALK : Sean Connor gibi İrlanda futboluna oldukça hakim bir teknik direktör ile anlaştılar. Geçen sezon mücadele eden güçlü takımdan sadece 4 oyuncu ile devam etme kararı aldılar ve giden oyuncuların yerini çok daha iyi isimlerle doldurdular. Mevcut kriz ortamında bu lükse sahip olan ligin yeni temsilcisi olmaları bahis bürolarının oran olarak ön göremeyeceği sonuçlar doğurabilir. Ligin şu an en iyi 4 takımından biri olduklarını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

3 Mart 2009 Salı

Özkan Sümer-Lemi Çelik Efsane Diyaloglar



Özkan Sümer...Trabzonspor kulübünün hocası, başkanı, scoutu, altyapı sorumlusu, insan kaynakları menajeri, futbol şube sorumlusu, malzemecisi, yardımcı antrenörü.Belki Trabzonspor tarihinin hemen hemen her sırrı kendisinde gizli. Ancak O'nu efsane yapmayı başaran ne hocalık ne başkanlık dönemindeki sportif başarılar ne de ülkemize getirdiği efsane yabancı oyunculardır. Diğer kahramanımızı da tanıttıktan sonra ikili arasında yaşandığı bilinen komik diyalogları yayınlayacağız.

Lemi Çelik. Nam-ı Diğer Başbakan Lemi. Lemi futbolculuğu döneminde Trabzonspor forması altındaki başarılarından ziyade, kulübe yeri gelip banka hesabında biriktirdiği paraları hibe etme girişimiyle, mevkisine aldırış etmeden gol aradığı ve çok büyük yüzdeyle bulamadığı ileri çıkışlarla ve en önemlisi canı ciğeri her şeyi Özkan Hocası ile yaşadığı diyaloglarla hatırlanır.

İşte bu diyaloglardan enteresan kesitler:

-Ö.S maç öncesi takıma son taktiklerini vermeye hazırlanmaktadır. Her zamanki gibi son uyarısı takım oyuncularının topu ayaklarında fazla tutmadan, seri futbol oynamaları yönündedir. Ancak gerek geçen maçlar, gerekse idmanlardaki performansıyla Lemi'ye özel bir direktifte bulunur. "Lemi. Sen bu söylediklerimi boşver, takım arkadaşlarına pas falan çıkar bunları aklından. Topu alır almaz rakibe at. Arkadaşların rakipten daha kolay alıyorlar topu."

-Ö.S. taraftarın yoğun baskısına dayanamamış ve Lemi'yi kadrodan kesmiştir. Ancak özellikle kanatlardan etkili gelen rakibi durdurmak için Lemi'yi oyuna sürmeye hazırlanmaktadır. Lemi'yi uyarmayı ihmal etmez; reklam panolarını işaret ederek "Oğlum şimdi habu panolarun hepsini oku. Birazdan oyuna sokacağım seni, gözün dalmasun maçtayken."

-Lemi Çelik Avni Aker'deki maçlardan birinde gene görevini ziyadesiyle aksatmakta ve gol yollarında etkili olmayı denemektedir. Kaçırdığı pozisyonların sayısı arttıkça artık kulübeyi dinlememekte ve o golü atmadan maçı bitirmeyeceğini hissettirmektedir. Beklediği an gelir, top kaleciden dönmüş ve önüne sekmiştir. Kale artık boştur. Attığı şut önce yan direğe çarpar oradan da dışarıya gider. Ö.S o an sarfettiği kelime sebebiyle tribüne gönderilir. Lemi hocasının tribüne gönderilmesine çok içerlemiştir, bir yandan da bütün tribün Lemi'ye sevgi dolu(!) tezahuratlar yapmaktadır. Lemi daha fazla dayanamaz. Maçı falan bırakır ve tribünlere koşar. Trabzonspor tarihine bir efsane olarak kaydedilecek şu cümleler dudaklarından dökülür.Önce tribüne koşar, sırtını döner ve "Ha bu numara gol atar mi da, ha bu numara gol atar mi?" diye haykırır.Lemi Çelik Trabzonspor takımında sadece 2 numara gitmiştir. Transfer olduğu Adanspor'da neden ve nasıl 10 numaralı formayı kazandığı hala evrenin bilinmezleri arasındadır.

-Lemi Çelik maç sonlarında yaptığı ideolojik konuşmalar sebebiyle bu lakabı almıştır.Hatta net olarak lakabı kazandığı maç 5-1lik bursaspor kupa finali zaferinden sonra Cavit Çağlar için söylediği "O bakan ise ben de başbakanım" cümlesidir.Kendi senaryosu ise çok farklıdır. "Biz Hami ile sürekli kahvehaneleri gezer, Trabzon halkını bilinçlendirmek için toplantılar yapardık. Bir gün konuşmamı halkımız çok beğendi ve benim sözümü kestiler. Hep bir ağızdan başbakan diye bağırmaya başladılar.O günden beri lakabım başbakan lemidir"

-Lemi taç atışı yapmak üzere kenara gelir. Şans bu ya tam kulübenin önünde atacaktır tacı. Lemi topu elinden çıkarmak için biraz gecikince tribünlerde uğultu yükselir. Ö.S. kendisine ayrılan bölmeyi aşar ve elini Lemi'nin omzuna atar. "Maviler bizimkiler. Onlara atacaksın bu kadar düşenecek bir şey yok."

-Lemi kanattan bindirme olayını bir maçta fazlasıyla abartmıştır. Aldığı topla taç çizgisine kadar inmeden orta yapmamakta ve hedefine ulaşana kadar kesinlikle pas vermemektedir. Ö.S önünde koşmakta olan Lemi'ye dayanamaz ve bağırır."Lemi topla ilişkiye mi gireceksin(kibarlaştırılmıştır) iki saattir sübabını arıyorsun"

-Bir lig maçında Özkan Sümer, kanat oyuncusu olduğu için durmadan önünden geçen Lemi'ye durmadan küfür etmektedir. Yaptığı her hatalı hareketten sonra istisnasız bir küfür gelmektedir kendisine.. Özkan Sümer'in küfürleri hakemin kulağına kadar gelince hakem maçı durdurur ve Özkan Hoca'nın yanına gidip "Hocam bir daha küfür edersen seni tribüne göndereceğim" der. Özkan Sümer hakemden özür dileyip maç başlayınca Lemi çaktırmadan hakemin yanına gider
"Hocam hala yandan küfür ediyo. Şunu atacaksan at da biz de rahat rahat top oynayalım"

Ve ikili arasındaki diyaloğun en efsanevi noktasıyla devam edelim;
- Oyuncu değişikliği hakkının 2 olduğu dönemler. Ö.S 2 hakkını da kullanmıştır. Ancak Lemi'nin performansı tribünleri çileden çıkarmaktadır. Hoca daha fazla dayanamaz ve Lemi'yi kenara alarak takımı bir kişi eksik oynatır. Lemi'nin cevabı ironiktir. "Aşkolsun hocam."

Özkan Sümer Trabzonspor camiasının belki de en önemli şahısıdır. Ve karadenizliliğin getirdiği hazır cevaplılık kendisinde fazlasıyla mevcuttur. Özkan Sümer'in Best Of'undan kesitlerle yazıyı tamamlayalım.

-Şu sıralar Ankaragücü forması giymekte olan Hasan Üçüncü, Ö.S tarafından keşfedilmiş olup sergilediği performans ile kariyerinin hiç bir aşamasında Ö.S'in gözüne girememiştir. Tesislerde idman öncesi takım toplanmıştır. Hasan Ö.S'i görünce yanına gider ve "günaydın" der. Alacağı cevap Ö.S klasiğidir. "Bana günaydın deme Hasan, bana futbolu bıraktım de".

-Özkan Hoca başkan olduğu dönemlerde takım yöneticileri ve şehirin ileri gelenlerini yemeğe çıkarır. Yemeğin ortasında Trabzon'un zenginlerinden birisi işaret edilerek "başkanım bak onda da senin çantanın aynısı var. başkanlığı kovalıyor olmasın?" diyince cevap gecikmez. "Birisi O'na benim ayrıca beyin taşıdığımı da söylesin."

Trabzonspor'un en renkli iki simasının ilginç diyaloglarından kesitler sunduk. Trabzonspor ilginç bir camia ve bunun gibi yüzlerce hikayeyi barındırmakta.

Getirdiği ucuz ve yetenekli oyuncuları "iyi güzel de bunlar yıldız değil ki" diye eleştirenlere "Yıldız görmek isteyen gökyüzüne baksın" cevabıyla karşılayan Özkan Sümer ile Güngören Belediyesi 2009 seçimleri CHP başkan aday adayı Lemi Çelik'e binlerce kez selam olsun.

2 Mart 2009 Pazartesi

Başka Bir Derbi



Salt başarıya odaklanmış, futbolun şampiyonluk veya kupa kovalayan bir kaç takımdan ibaret bir oyun olmadığını anlatmayı öncelikli amaç edinmiş "başka bir futbol" blogunda ilk yazımın; hep Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin gölgesinde kalmış ancak gerek tarihi, gerek yaşananları, gerekse takımlarının başarısızlıklarına rağmen taraftarların iliklerine kadar yaşatışıyla "başka bir derbi" sıfatını hakeden bu derbi ile alakalı olmasını istedim.

35'e karşı 35 buçuğun...
Yalıya karşı Çarşı'nın...
2. ligde 60.000 seyirci önüne çıkmış iki büyük takımın derbisi.

Neler yok ki bu derbinin tarihçesinde.

Boca Juniors-River Plate, Real Madrid-Barcelona örneklerindeki gibi sosyo kültürel bir durumun söz konusu olmadığı bir rekabet söz konusudur bu derbide. İki ayrı semt takımı, "biz sizden farklıyız, biz 35 buçuğuz" diyen Karşıyakalılar'a, "Buçukla işimiz olmaz.Biz tam 35'iz" demesidir Göztepeliler'in. Evet aynı şehrin takımları, evet insanların arasında etnik kökenlere dayanan bir anlaşmazlık yok,evet iki semtin insanları arasında sosyal statüler farklılık göstermiyor ama söz konusu futbol olunca ortaya korkunç bir rekabet çıkıyor.Bu öyle bir rekabet ki farklı klasmanlarda yer almaları sebebiyle yıllardır karşılaşmamalarına rağmen rekabet kendi değerlerinden hiç bir şey yitirmiyor.Hala en az 20 sene önceki kadar canlı, dinamik, sert ve heyecanlı.

Şüphesiz ki bir rekabeti yaşatanlar ne futbolcular ne de kulüp yöneticileri olabilir. Bu rekabeti de ayakta tutanlar şüphesiz ki futbol maçlarının olacağı günlerden de bağımsız olarak takımlarını bir yaşam realitesi haline getirmiş iki takım taraftarları.


Takımların kuruluş hikayeleri ile tanıtımımıza başlayalım;

Özlediğimiz İzmir futbolunun doğuş hikayesi bir hayli enteresan. 1900lerin başında Türk futbolu gibi bir kavramdan bahsetmek pek söz konusu değildi.İzmirde de durum böyleydi. Ancak İzmir'de gerek Rumlar gerek Ermeniler gerekse İngilizler bir takım spor kulüpleri kurmuşlardı.Bilinen örnek vermek gerekirse Panionios, Apollon takımları aslen İzmir'de kurulmuş, zamanın İzmir takımlarıydı.Karşıyaka'nın kuruluşu da tam başkaldırı dönemlerine denk gelmekte. Zamanın İzmir efelerinden, delikanlılarından bir grup tamamı Türklerden oluşan Karşıyaka Spor Kulübü'nü kurdular. Ve Karşıyaka Spor Kulübünün arapça yazılmasından mütevellit "KafSinKaf"(KSK) efsanesi 1912 yılında kuruldu.

Göztepespor ise 1925 yılında Altay Spor Kulübünden ayrılarak Güzelyalı'da bir nevi bağımsızlığını ilan etmiştir.Kulüp bir dönem zamanın valisinin zorlamasıyla İzmirspor ve Egespor ile birleşip "Doğanspor" adını alsa da bu süreç ancak iki sene sürmüştür.Göztepe'nin tüm İzmir'in yani tam 35'in sembolü oluşu da buradan gelir.


Şimdi bu rekabeti bugünlere taşıyan asıl kahramanların yani taraftarların hikayesine gelelim.Karşıyaka takımı tek grup altında toplanmayı başaran nadide spor kulüplerindendir.Karşıyaka Çarşı...

Ve ismini kulübün merkezi olan Güzelyalı'dan alan Göztepe Yalı grubu.

Öncelikle Göztepe’nin en önemli grubu Yalı ile başlıyoruz:


YALI:

Her şehirde, her üniver sitede, her köprü altında duvarlarda görebileceğimiz “Göz-Göz”’ün “Alayına İsyan Ölümüne Göztepe”nin, “Din İman Töre Göz Göz Göztepe”nin yaratıcısı Yalı grubu.

“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, burası efsanenin doğduğu Güzelyalı”

Soldaki karenin eşi benzeri ne Uefa şampiyonluğu kutlamalarında ne de bugüne kadar ki lig şampiyonluklarında yaratılabilmiştir.

Yalı grubu Karşıyaka tribünlerine karşı olan tutumunu saymazsak son derece vicdani ve insani konuları da işaret edip bu uğurda icraatlar yapan bir grup. Çok değil sadece 10 gün önce politikacıların bile sadece seçimden seçime hatırladığı bazı bölgelere hiç bir çıkar gözetmeksizin yardımlarını yaptılar.Çocukların yüzlerinde oluşan ifade ve ellerinde tuttukları kağıtlarda yazanlar belki de karşıyaka derbisinde kazanılacak bir zafer kadar olmasa da onlar için çok değerliydi..


Göztepespor taraftarı için milat niteliğinde bir marş var. Burada videosunu da yayınlıyorum. Ve iddia ediyorum, yapılmış en güzel uyarlama marş. Tribünlerin ötesine çıkmayı başarmış nadir marşlardan. Doğalgaz faciasını hepimiz hatırlıyoruz. Orada vefat eden genç arkadaşlarımızdan birisinin cenaze görüntülerinde, milyonları göz yaşına boğan bir cümle vardı. Babası konuşuyordu ve diyordu ki "Benim oğlum Göztepe çocuğuydu. Ve ben O'na söz verdiğim gibi onun isyan marşı ile uğurlanmasını istiyorum." İşte mevzubahis İsyan Marşı;





Karşıyaka Çarş

ı:

İlk karşıyaka armasında KSK harfleri arapça yer almaktaydı. Ve bir tezahuratla inliyordu, İzmir'in öteki

tarafı. "Kaf Kaf Kaf Sin Sin Sin KafSin KafSin Kaf"

Ne kadar da benziyor Eskişehirspor'un EsesesKikiki'sine. Ama bununla sınırlı değil.

Bu müthiş tribüne söyleyecek çok bir söz yok. Tribünde duyduğumuz ve muhtemelen duyacağımız bir çok bestenin sahibi onlar. İsimlerini de karşıyakanın o meşhur ve güzel çarşısından alıyorlar. Göze çarpan ilk nokta Beşiktaş tribün grubu Çarşı ile olan isim benzerlikleri. Ama gelelim ki işin

aslı biraz daha karışık. Karşıyaka Çarşı'nın ismi size ne kadar Beşiktaş Çarşı'yı hatırlatıyorsa, Beşiktaş Çarşı'nın hattamedyadaki diliyle yaratıcı Beşiktaş taraftarının bir çok tezahuratı da bize Karşıyaka Çarşı'yı hatırlatıyor. Zira bu tezahuratlar arasındaki durum benzerlikten daha öte bir pozisyonda. Ve teminatını verebileceğim tek şey de "Saldır Beşiktaşım oley" niye duyduğunuz tezahurat başta olmak üzere, anadolu tribünlerinde sıkça duyduğumuz " Ne zaman gelecek o büyük sene" tezahuratı da tamamen Karşıyaka Çarşı'ya aittir. Tribün ve tezahurat konu

sunda Karşıyaka Çarşı'yı konumlandırmak gerçekten imkansız. Anadolu Takımlarının Tribünlerinde özellikle geçen sezondan beri yaygınlaşan bir

marştan örnek verelim. "Çekmişiz kafaları, dalmışız alemlere, 2012'de Ş

ampiyonlar Liginde Koyacağız Real Madrid'e". Hissediyorum bunların Karşıyaka'dan çıktığını nasıl garanti ettiğimi merak edenleriniz vardır. En basit ve kısa yöntemle gidelim. 2012 KSK'nın 100. yılı ve

bu marştaki 2012'nin esprisi bu. İlginç bir şekilde tüm tribünlerin bu ufak detayı atlayarak uyarlıyor(!) bu tezahuratı kendilerine.







Rekabetin sportif boyutuna gelecek olursak;


Göztepespor'un sportif anlamdaki başarıları bir çok anlamda üstün durumda. Karşıyaka efsane oyuncu yetiştirme konusunda çok daha başarılı iken, Göztepespor gerek ülkemizde gerekse Avrupada zamanında yaşadığı ba

şarılarla

önde.

Ancak 2003'te yaşadığı son küme düşme hadisesi ile beraber Göztepespor, Türk Futbol Tarihinde ender görülecek şekilde geriledi ve sadece 4 sezon içinde amatör kümeye kadar gerilediler. Bu sezon tekrar profesyonel liglere dönen Göztepespor 2. Lig A kategorisine çıkmak için mücadele vermekte.Tarihindeki başarıları öz

etlemek gerekirse.

- Avrupa Fuar Şehirleri Kupasında Çeyrek Final 1967 - 1968
- Avrupa Fuar Şehirleri Kupası Yarı Final 1968 - 1969
- 2 Türkiye Kupası Şampiyonluğu 1968 - 1969, 1969 - 1970
- 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası 1970


KSK'da ise profesyonel ligler kurulduktan sonra kupa ile somutlaştırılmış herhangi bir başarı bulunmamakta.Profesyonel ligler kurulmadan önceki İzmir şampiyonluklarını saymazsak. Ancak KSK özellikle bu sezo

n gösterm

ekte o

lduğu performans ile süper lig'e göz kırpmaya başladı bile.


Uzunca bir süred

ir birbirlerine karşı oynayamasalar da yaptıkları maçlar bazen olaylarıyla bazen rekorlarıyla öylesine hafızalarda yer etmiş ki hala dünyanın bir çok spor sitesi tarafından bir dünya derbisi olarak adlandırılmaktadır KSK-GÖZ GÖZ rekabeti.


Ve o dev maç...


Tarih 16 Mayıs 1981

Karşıyaka avant

ajlı. Beraberlik istedikleri skor. Zira rakip göztepe'nin 1 puan önündeler. Ve son hafta rakipleri Bandırmaspor. Alınacak beraberlik puan farkını koruyacak ve son hafta Bandırmayı yenerek birinci lige çıkacaklar.


Ama bu futbol verilerinin yanı sıra maçı tarihi yapan en önemli faktör maçı izleyen 61.000 biletli seyirci. Bu alt lig maçı için dünyada eşine benzerine rastlanılmamış bir rakam. Kaldı ki bu maçın biletli izleyeni, o gün orada olanlar seyirci sayısının en az 80 000 olduğunu söylerler, ancak kayıtlara 60.000 olarak geçmiştir.

İki takım taraftarı da maçtan önceki geceyi sokaklarda geçirmiş. Ve maç saati geldiğinde stada girebilenler

in yanı sıra neredeyse bir o kadar da dışarıda insan olduğu söylenir.


Velhasılı kelam maç KSK'nın istediği skorla bitmiş, biletli 60 totalde 80.000 kişi gol izleyemeden stadı terketmişlerdir.

Ancak futbol hayata fena halde benzemeye devam etmektedir. Bir sonraki hafta çantada keklik olarak görülen Bandırma maçında da gol atmayı başaramaz KSK ve birinci lige çıkan takım Göztepe olur.

KSK ve GÖZGÖZ'ün rekabeti yıllardır karşılıklı oynamasalar dahi bitecek gibi gözükmüyor.Bitmemeli de zaten.Yazıyı okurken aklınızdan tek bir soru geçtiğinden eminim "Madem bu kadar sahip çıkıyorlar takımlarına neden bu takımlar bu denli başarısız?"

İşte bu sorunun cevabı çok farklı bir yazıda karşınızda olacak.


Şimdilik İzmir'i ve İzmir futbolunu ne kadar özlediğimizi, ibb gibi belediye takımlarının , pilot takım hüviyetindeki hacettepelerin, kendi şehrinde kendi takımından fazla istanbul takımı taraftarı barındıran anadolu takımlarının değil de o ligi gerçek anlamda hakeden camiaların olmasını istediğimizi belirtsek yeter.


"Çekirdekçi" veya başka kendi deyişleriyle "çiğdemci" olmayan bu iki büyük takımın, büyük taraftarlarına süper lig yakışır. Bilmeliler ki onların Süperlig'e ne kadar ihtiyaçları varsa, Süperlig'in de onlara o kadar ihtiyacı var.










Cantona , Heskey ve Liverpool Taraftarı