30 Mart 2010 Salı
Colin Kazım Richards
Çok az kişinin bildiği bir hikayesi vardır Kazımın. Brighton Albion taraftarının teki takım Championship'e geri döndüğü sezon ligin sponsoru Coca Cola'nın düzenlediği bir yarışmayı -loto- kazanır ve o yarışmadan kazandığı para ödülü ile kulübe League 2'nun parlayan yıldızı Colin Kazım Richards'ı armağan eder. 250.000 pound gibi bir bedelle 4. klasmandan oyuncunun biri tribünden bir taraftar vasıtasıyla transfer edilir. O dönemde de takımın başında çok saygı duyulan bir ''b'' sınıf menejer var. Mark Mcghee'den bahsediyorum. Kendisi küme düşmeme mücadelesi gösteren Motherwell'i ilk sezonunda Uefa Kupasına göndermiş, Brighton Albion'u ilk sezonunda Play-off sonucu Championship'e yükseltmiş birisi. Şu an Aberdeen'in başında, hani şu olaylı maçta Glasgow Rangers'ı 1-0 yenen takım.
Neyse gel gelelim, aradan zaman geçer ve Mark Mcghee ile Colin Kazım Richards'ın yolları ayrılır ve Kazım Sheffield yolunu tutar. Daha 2 yıl geçmeden Brighton Albion taraftarları eski oyuncularını Avrupa'nın en prestijli turnuvalarından birinde yarı finalde görür. (Euro 2008). haliyle sorarlar : '' Mcghee bu yıldızımızı neden kulüpten gönderdi ? ''
Sky Sports alır eline mikrofonu ve o dönem Motherwell'in başında olan Mcghee'nin ofisine bu sorunun cevabını almaya gider. Şunları söyler başarılı İskoç teknik adam :
''Kazım'ı Brighton'a getirdik çünkü onun potansiyelinin farkındaydık ama o çalışılması imkansız biri çıktı. Onun potansiyeli hariç herhangi bir olumlu cümle kuramıyorum kaldı ki hala belli bir potansiyele sahip. Nasıl oluyor da son 4'e kalmış Türkiye Milli Takımının içerisinde yer alıyor bilmiyorum ama Sayın Terim onları son 4'e taşıdığına göre ne yaptığını biliyor olmalı. ''
ve ekliyor :
''Henüz onu 10 metreden uzağa başarılı pas yaparken görmedim.''
İskoç bir teknik adamın bir İngiliz takımının başındayken istemediği bir oyuncu olduğu için İngilizlere ayrı bir sıcak geliyor kazım ve o da bunun farkında olacak ki ''Eğer yarı finalde Almanya'yı yenersek bu İngiltere için de bir zafer olacaktır. '' diyerek artı puanını topluyor.
Kısaca, kendisi yeteneklerinin farkında olan disiplinsiz bir futbolcudur. Bu noktada iki farklı bakış açısı ortaya çıkıyor. Bunlardan ilki Sergen Yalçın'a ya da Paul Gascoigne'e duyulan sempatiye yakın bir eksende can bulurken diğeri ise Ceyhun Eriş'e duyulan hoş görüsüzlüğe yakın bir eksende can buluyor.
Yılmaz özdil gibi bitirmek için can atıyorum şu an ve o şekilde bitiyorum.
***
seçim sizin...
***
ilgili link :
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder