6 Mayıs 2009 Çarşamba
İskoç Futbolunun Avrupa'da başarısız olma sebepleri
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama İskoç futbolcuların Kıta Avrupasında esamesi okunmuyor. Bunun nedenleri maddelemek istedim ve elimden geldiğince o coğrafyaya hakimiyetimle bir dosya hazırladım. Okunabilmesi açısından elimden geldiğince de kısa tuttum. Birlikte göz atalım...
Alkol Tüketimi
Mart ayının son çeyreğinde Dünya Kupası Avrupa Elemeleri maçları oynanırken Hollanda'nın İskoçya'yı yendiği maçtan sonra kaptan Barry Ferguson ve kaleci McGregor'ın alkol alemi yapması İskoçya'da gündeme bomba gibi oturmuştu.Fakat olayı biraz eşelediğimizde acı bir gerçekle karşılaşıyoruz.
Araştırmalar ortaya koyuyor ki İskoçya'da ölümlerin %2.97'si alkol nedeniyle gerçekleşiyor ve bu ölümlerin 2/3'ü erkek nüfustan geliyor. Beş milyon nüfusu olan ülkede 200.000 kişi alkol ile ilgili işlerde çalışıyor. Yapılan bu araştırmalarda her 100 erkekten 53 tanesi son bir hafta içerisinde alkol aldığını ve tüketimin 16-24 yaş grubunda toplandığını görüyoruz. 12-15 yaş aralığında ise her 10 erkek çocuktan 4'ü son bir haftayı alkol tüketmeden geçmediğini ifade etmiş.
Bu istatistiki verilerin ışığında çocukluktan ergenliğe geçen her İskoç erkek çocuğunun ölüme kadar gidebilen aşırı alkol tüketiminin hakim olduğu coğrafada var olma savaşı başlıyor. Bu savaşın gerçekleştiği yaşlarda futbol gelişimine en müsait döneme denk geliyor. Haliyle alkol; söz konusu İskoçya olduğunda önemli bir problem halini alıyor.
Altyapı Problemi
İskoçya'da Glasgow takımlarının altyapısında pişen oyuncular büyük bütçeli Rangers ve Celtic kadrosuna giremiyorlar. Diğer kulüplerin altyapısına ise ekonomik yapılarından dolayı gereken yatırım yapılamıyor ve haliyle iyi oyuncular yetişemiyor. Kısacası sosyal hayatı problemli olan İskoç gençliğinin uzun vadede kendini geliştirse dahi gelecekte futbol yeteneğini sergileyebileceğinden şüphe duyduğu kesin.
Ekonomik parametreler
İskoçya'da her sene 11 trilyon pound ulus refahı eriyor ve İngiltere'de yaşayan bir birey ile İskoçya'da yaşayan bir bireyin refah düzeyinin arası giderek açılıyor. İki ülke arasındaki tarihsel süreç bu kıyaslamayı yapmamız kaçınılmaz oluyor. Birleşik Krallık dahilinde iki komşu ülkeyi karşılaştırdığımızda İngilizlerin kişi başına düşen gayri safi milli hasılasının 5.300 pound daha fazla olduğunu görüyoruz. Bunun sonucu olarak ailelerin çocuklarına futbol eğitimi için gerekli harcamayı yapamadıklarını,ve kulüplerin gerekli antreman ve gelişim fasilitelerini tamamlayamadığını söyleyebiliriz. Ayrıca futbolcu adaylarının kendisiyle aynı kalitede bir futbolcunun İngiltere'de yaklaşık 5 kat daha fazla kazandığının bilincinde kariyerine başlayacak olması ayrı bir demotivasyon nedeni olarak göze çarpıyor.
Adaptasyon problemi
Birleşik Krallık mozaik bir yapıdadır. Derry City, Swansea ve Cardiff City gibi kendi ülkesinin liginde ikame etmeyen takımlar dahi mevcuttur. İskoç futbolcular bu yüzden ülke dışına çıktıklarında Ada liglerine giderler. Ada'yı aşanlarsa iklimsel benzerlikten dolayı İzlanda, Danimarka, Norveç, İsveç ve Finlandiya liglerine gitmeyi tercih ederler. Bazen İskoç nüfusun en yoğun olduğu Amerika, Yeni Zelanda, Avustralya ve Kanada tercihlerini de görebiliriz . Fakat başarılı bir kariyer hikayesine bu ülkelerde dahi rastlayamazsınız. Futbol hayatına devam eden İskoç futbolculardan bu saydığım ülkeler dışında Ferguson'un yetiştirdiği Hearts oyuncusu Michael Stewart'ın ve Manchester United'ın bu sezon Plymouth'a kiraladığı sağbek David Gray'in Belçika, Morton oyuncusu Jamie Stevenson'ın İspanya, Aberdeen'li Jamie Smith'in Hollanda, Paul Ritchie'nin Kıbrıs, Birmingham City'li Gary O'Connor'ın Rusya, seneye İskoçya Premier'de göreceğimiz St. Johnstone'un oyuncu/teknik adamı Derek McInnes'in, şu an amatör futbola kadar gerileyen doksanların ikinci yarısına damga vuran sol kanat Iain Anderson'ın ve Kilmarnock'ın çizgi orta sahası Allan Johnston'ın Fransa ve Wolwerhampton'lı Chris Iwelumo'nun Almanya maceralarına göz attığımızda hep aynı hikayeyle karşılaşıyoruz : “Mutsuz geçen bir sezon ve Ada'ya kendini ispat edemeden geri dönüş !”
Adaptasyon sorununu farklı bir kıtada aşan Türk teknik adam Muhsin Ertuğral'ın çalıştırdığı Kaizer Chiefs'in defansı Gordon Gilbert'i anmadan edemeyeceğim. Şu an 42 yaşında futbola devam eden Ross County takımının koç/oyuncu'su Craig Brewster'ın Yunanistan Liginde senelerce oynadığını fakat Ionikos'un kayda değer bir takım olmadığını da söylemek isterim.Ülkemizde ise orta saha Ian Wilson'ın 89-90 sezonunda Beşiktaş formasıyla yine sadece bir sezon arz-ı endam ettiğini ve Kocaelispor'da gelecek sezon görmememiz muhtemel olan sağbek Maurice Ross'u unutmayalım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hafif trakyalılık var galiba İskoçlarda.Yada tam tersi...
YanıtlaSilvar ya olmaz olur mu :)
YanıtlaSilVarol abi 4-4-2 de okudum bu yazıyı güzel yerlere değinmişsin gerçekten..
YanıtlaSilSana şunu sormak istiyorum:
Nereden izleyebiliriz yahu bu kuzey liglerini ?İzlanda olur, irlanda olur..
Nedir bunların olayı ? Jus...'den bulamadım
Sınavlarda başarılar, kaldıysa sınavlar :)